Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü tarafından Avrupa Birliği desteğiyle yürütülen proje kapsamında, bir depremin ardından binaların hasar dağılım haritasının anlık olarak ilgili kurumlara ulaştırılması hedefleniyor.
GTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Can Zülfikar, AA muhabirine, 17 Ağustos Marmara Depremi’nin ardından geçen 22 senede, arama kurtarma ve bina güvenliği açısından önemli sistemler geliştirildiğini söyledi.
Zülfikar, Avrupa Birliğinin Karadeniz Havzası projesi kapsamında 2020’de başlayan “Hızlı Deprem Hasar Değerlendirme Konsorsiyumu” çalışmasında Türkiye’yi temsil ettiklerini belirterek, projede Yunanistan, Romanya ve Moldovya’nın da yer aldığını bildirdi.
Proje kapsamında her ülkeden bir pilot şehrin seçildiğini anlatan Zülfikar, Türkiye’den Marmara Depremi’nin merkez üssü Kocaeli’nin belirlendiğini kaydetti.
Zülfikar, Marmara Depremi’nin gece saatlerinde meydana geldiğini hatırlatarak, “Sabaha kadar maalesef çok bir bilgiye ulaşılmamıştı. Şimdi öyle sistemler geliştirildi ki. Artık bir deprem olduktan hemen sonra eş zamanlı olarak depremin şiddet haritalarını, ivme cihazlarıyla ölçtüğümüz ivme dağıtım haritalarını, sonrasında elimizdeki bina envanterlerini kullanarak bina hasar dağılım haritalarını anında oluşturabiliyoruz. Hasarın en yoğun olduğu bölge neresi, en hızlı nereye yardım götürülmesi gerekiyor, ne kadarlık bir ihtiyaç var, ne kadarlık bir çadır ihtiyacı var gibi bilgileri arama kurtarma ekiplerine ulaştırabiliyoruz.” ifadelerini kullandı.
– “Binanın kullanıp kullanılamayacak durumda olduğunu göreceğiz”
Kocaeli için bina envanterini hazırladıklarını aktaran Zülfikar, yaklaşık 40 araştırmacıdan oluşan ekiple çalışmaları sürdürdüklerini belirterek, projeyi 2022 yılı sonunda tamamlamayı hedeflediklerini dile getirdi.
Zülfikar, depremden sonra kamu binalarının durumunun hemen öğrenilmesinin hayati önemi taşıdığına işaret ederek, “Özellikle kamu binaları, okul binaları, hastane binalarının durumu ne olacak? Depremin hemen sonrasında hastaneler kullanılabilecek mi? Bunlara cevap verebileceğimiz bir sistem oluşturmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.
Proje kapsamında her detayın harita bazlı hazırlandığını ve olası bir depremin ardından eş zamanlı haritaların oluşturulacağını anlatan Zülfikar, “Harita üzerinde renklerden hasarın ne seviyede olduğunu, binanın kullanıp kullanılamayacak durumda olduğunu göreceğiz. Depremin herhangi bir yerde ne büyüklükte olacağı konusunda sürekli simülasyonlar yapıyoruz. Dolayısıyla bunlara hazırlıklı durumda oluyoruz. Olası bir depremin ardından şiddet dağılım haritalarını hemen veriyoruz. Proje sayesinde hasar dağılım haritaları 5-10 dakika gibi kısa bir sürede hazırlanmış olacak.” değerlendirmesinde bulundu.
– “Uzaktan algılama yöntemiyle bina envanterini oluşturmaya çalışıyoruz”
Zülfikar, kentte binaların tek tek envanterinin çıkarılmasının uzun süreçli bir iş olduğunu anlatarak, uzaktan algılama yöntemiyle bina envanterini oluşturmaya çalıştıklarını söyledi.
Çalışmanın detaylarına ilişkin bilgi veren Zülfikar, şunları kaydetti:
“Uzaktan algılama derken ortofotolar kullanıyoruz, Google haritalarını, uydu haritalarını kullanabiliyoruz. Elimizde olan eski envanterlerin üzerinde bir güncelleme yapmaya çalışıyoruz. Burada önemli olan binaların tiplendirilmesi. Bu, binanın riski açısından bir fikir veriyor. Bina envanterinde baktığımız en önemli parametreler, binanın ne zaman yapıldığı, ne tipte olduğu, zemin durumu. Bu bilgileri kullanılarak risklerini belirlemeye çalışıyoruz.”
Öncellikle en hasarlı bölgenin neresi olduğunu, arama kurtarma ekiplerine anında bildireceklerini vurgulayan Zülfikar, “20 yıl öncesinde gece deprem olduğunda böyle bir bilgiyi çok uzun süre beklemek durumunda kalıyorduk. Geçen 20 senede artık ivmeölçer cihazlarını daha çok kullanarak daha doğru sonuçlar elde edebiliyoruz.” diye konuştu.