Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Mühendislik Fakültesi Geoteknik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sami Arsoy, “Nitelikli mühendislik hizmeti görmüş bir binada depremin kendisinden korkmaya gerek yok.” dedi.
İzmit Kent Konseyince İzmit Belediyesi Deprem Müzesi’nde düzenlenen “deprem” panelinde konuşan Arsoy, depremin yer kabuğu içerisinde enerji boşalması olarak ortaya çıktığını ve farklı yönlerde hareket ettiğini söyledi.
İnşaat mühendislerinin, yapıların depremle gelen ivmeyi tolere etmesi için hesaplar yaptığını dile getiren Arsoy, bunların arasında ulaşım yapıları, barajlar, istinat duvarları ve binalar gibi büyük yapılar olduğunu kaydetti.
Arsoy, modern şehirlerin köprüsüz düşünüleyemeyeceğini belirterek, “Köprüler deprem nedeniyle yıkılırsa üzerindeki araçlarda bulunanlar da hayatlarını kaybedebiliyorlar. Depremin hemen sonrasında ulaşım aksıyor. İnşaat mühendisliği kısmıyla ilgili köprüyü yaptıktan sonra belli aralıklarla kontrol etmek ve bakımdan geçirmek gerekiyor. Ortalama bir köprü 75 yıl hizmet vermek için tasarlanır ama o köprüyü 75 yıl boyunca kendi haline bırakmamak gerekiyor. Gözden geçirmek yeterli değil, kayıt altında tutulması lazım.” diye konuştu.
Barajların da şehirlerde bulunan önemli büyük yapılardan olduğunu vurgulayan Arsoy, şöyle devam etti:
“Barajlar depreme yenildiği zaman fonksiyonunu kaybediyor. Tamamen bir baraj yıkılsa ne olur? Barajın tuttuğu bütün su serbest kalıyor ve önünde ne varsa sular altında kalıyor. Depremde hasar gören yapıların altında kalanların bir de sular altında kaldığını düşünün. Yine içme suyu sağlıyorsa o sudan mahrum kalıyorsunuz. Yine bunların periyodik bakımlarının yapılması gerekiyor. Bu durumlarda ülke olarak kötü değiliz ama daha alacak mesafemiz var.”
Prof. Dr. Arsoy, inşaat mühendisliği deyince insanın aklına ilk önce yaşadığı evin geldiğine işaret ederek, “Bina deyince de tek tip bir binada yaşamıyoruz. Bazılarımız iyi mühendislik hizmeti almış binalarda, bazılarımız mühendislik hizmeti alsa da oldukça yaşlı binalarda yaşıyor. Kimimiz de hiç mühendislik hizmeti almamış binalarda yaşıyor. Nitelikli mühendislik hizmeti görmüş bir binada depremin kendisinden korkmaya gerek yok. Binaların 40-50 yıl bir ekonomik ömrü var. Yapınız 40 yaşını aşmışsa ilk fırsatta yenilemeyi düşünmekte fayda var. Yani 20 yılı aşmışsa yavaş yavaş diğer imkanlardan yararlanmak lazım.” bilgisini paylaştı.
İmara aykırı ve kesinlikle mühendislik hizmet görmemiş yapıların da olduğunu kaydeden Arsoy, “Yani bu tür binalarla ilgili bireysel olarak çözüm getirmek oldukça zor. Mümkün mertebe bu binaların yıkılıp yeni yönetmeliğe göre mühendislik hizmeti görmüş binalara evrilmesi gerekiyor. Binasına güvenmeyen insanlar ekonomik durumu da yoksa yenileyemiyor. O evi yeniden yapmak çok kolay bir iş değil. Kamu yoluyla oldukça kapsamlı finans projeleri geliştirilmesi lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
Arsoy, ülkemizin teknik bilgi eksikliği olmadığını ifade ederek, mühendisliğin icrasında ve iş yapma kültüründe sorunlar olduğunu, insanların bilgili kişilerle çalışmayı prensip edinmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Naci Görür ile Prof. Dr. Haluk Eyidoğan’ın da geçmişteki ve ilerde yaşanması öngörülen depremlerle ilgili değerlendirmelerde bulunduğu panelde, AFAD Kocaeli İl Müdürü Salim Tekoğul kurumun yapılanması ve faaliyetleri hakkında bilgi verdi.