MENÜ
Az bulutlu

Gündem HABER AKIŞI

Gündem HABERLERİ

  • Bakan İsmet Yılmaz: Değil araba uçak tahsis edilse yeridir

    Bakan İsmet Yılmaz: Değil araba uçak tahsis edilse ye..

    Yılmaz, Tokat’ın Turhal ilçesinde bir fabrikayı gezerek yetkililerden bilgi aldı. Diyanet İşleri Başkanı’na Mercedes tahsis edeceğim Burada bir gazetecinin, “Diyanet İşleri Başkanının makam aracı tartışılıyor, bu konuda ne söylemek istersiniz?” şeklindeki sorusu üzerine Yılmaz, “Bir bardak suda fırtına koparmak diye… Bunu dile getirmek bile çok ayıp. Türkiye bunları aştı. Diyanet İşleri Başkanına değil bir araba, uçak tahsis edilse yeridir. Diyanet İşleri Başkanlığımızın fonksiyonuna bakın. Temsil ettiği kuruma bakın. Bu kurum tartışmanın ötesinde, bu kurum millete vermiş olduğu hizmetten dolayı her türlü takdirin üstündedir” diye konuştu. Bu konuyla ilgili tartışmaların iyi niyetli olmadığını savunan Bakan Yılmaz, şunları kaydetti: O aracı iade edeceğim   “Çıkartan kişilerin seviyesini düşürtüp, Diyanet İşleri Başkanlığımızın statüsü ile ilgili herhangi bir leke getirmez. O kurumlar leke kabul etmez. Orada leke görenler kendisine baksın derim çok açık. Diyanet İşleri Başkanımızın kalbi selim, Allah için Doğu’da da Batı’da da Kuzey’de de Güney’de de bu ülkenin birliği ve beraberliği için bu milletin esenliği ve huzuru için personeliyle çalıştığını görüyor ve inanıyorum. Türkiye’nin ender kurumlardan birisidir. Ben hep bunu söylerim.” Diyanet İşleri Başkanlığının milletin ortak eseri olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Diyanet İşleri Başkanlığına araç verilmesinin dile getirilmesi bile çok ayıptır. Bunu gündeme getirenin değerini düşürür, bunu net olarak söylüyorum. Diyanet İşleri Başkanına değil bir araba, uçak tahsis edilse yeridir. Uçağı bile konuşmak ayıptır diyorum. Hizmet ne ile hızlı verilecekse doğrudur diye düşünüyorum” dedi.  
  • Türküde ‘Salli Ala Muhammed’ denir

    Türküde ‘Salli Ala Muhammed’ denir

    Siirt’in Baykan ilçesinde esnafı ziyaret eden Aktay, şunları söyledi: SİİRT’İN FOLKLORU “Güya biz peygamber efendimize hakaret etmişiz, haşa. Biz peygamber efendimizin ‘Salatü Selam’ getiririz her seferinde. Siirt’te bir türkü vardır, kadınların düğünlerde halay çekerek söyledikleri ‘Salli Ala Muhammed’ sözü. Bir güzellik gördüğümüz zaman da aynı şeyi yapıyoruz. Bu Siirt’in folkloru, kültürüdür. Türküde ‘Salli Ala Muhammed’ denir mi? Denir. Neden denilmesin. Türkçe’de de birçok türkümüz var. ‘Hak la ilahe illallah’ denilen türkülerimiz var.”    
  • Bahçeli: “Çarkçılık, Davutoğlu ve Erdoğan’ın ustalık alanı”

    Bahçeli: “Çarkçılık, Davutoğlu ve Erdoğan’..

     Bahçeli, 2009 yılında helikopter kazasında ölen BBP’nin merhum lideri Muhsin Yazıcıoğlu’na rahmet dileğini ileterek konuşmasına başladı. Mitinge partililer yoğun ilgi gösterirken, zaman zaman yağmur yağdı. İMRANLI YERİNE ’İMRALI’ DEDİ Bahçeli, Sivas’ın ilçelerini tek tek selamlarken ’İmranlı’ ilçesini yanlışlıkla ’İmralı’ olarak telaffuz etti. Sivas’ın milli mücadele yıllarının ana karargahı olduğunu, Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı kent olduğunu dile getiren Bahçeli, MHP’nin yürüyüşünde Sivas’ı da yanlarında görmek istediklerini anlattı. ’HARAMZEDELER, YÜRÜYÜŞÜMÜZDEN KORKMAKTADIR’ Hırsıza, rüşvetçilere, kaçakçılara, bölücülere, haramzadelere karşı MHP ile yürümekten başka seçenek kalmadığını belirten Bahçeli, ’Yürümezsek gelecek karanlıktır, Türkiye’nin ufku kapanacaktır.’ dedi. Önümüzdeki dönemde Türkiye’yi acı verici gelişmelerin beklediğini savunan Bahçeli, şöyle konuştu: “Ayakkabı kutularına tomar tomar dolar ve euro saklayan haramzedeler, yürüyüşümüzden korkmaktadır. Kollarına yüz binlerce diğerindeki rüşvet saati takanlar, yürümemizden ürkmektedir. Cumhuriyete reklam arası diyen yıkım aktörleri, ihanet filminin devamını istemektedir. Cumhuriyetin şehri, temellerinin atıldığı Kongre binasının utanmadan Kuvayımilliye ruhundan müflis ve ahlaksız siyaset erbabı halen Sivas’tan destek beklemektedir. Davutoğlu, kendilerinin üçüncü Kuvayımilliye olduğunu iddia etmektedir. Ne var ki, ben kendisi uyarmış ve demiştim ki AKP Mondros havarisi, Sevr hayranı, batıl ve yabancı planların takipçisidir. Kuvayımilliye olduğunu iddia eden bir zihniyet Türkiye Cumhuriyeti’ne düşman olur mu, Türklüğe savaş açar mı? Tarihimize küfredenlerle kol kola girenlerden milli olmaz. Ecdadımıza hakaret edip ’Soykırımcı’ diyenler milli olamaz. Milliyetçiliği ayaklar altına alanlarda milliliğin esamesi okunmaz. Davutoğlu Manisa’da dün yine boyundan büyük laflar etmiş, bize saldırmış. Bu uydu ve uyduruk Başbakan, bizi yasadışı terör örgütleri ile aynı kategoriye sokmuştur. Anlaşılan geometriye merak salmış ve Milliyetçi Hareketi içine dahil ettiği altıgenle mücadele ettiklerini, hezeyan nöbetleri eşliğinde iddia etmiştir. Davutloğlu PKK ile geçirdiği balayı günlerine şimdilerde nazlanarak sırt dönmüştür. DHKP-C terör örgütü ile gizli kapaklı işveren taşeron ilişkilerini inkara kalkışmıştır. HDP ile can ciğer kuzu sarma oldukları günleri ise ne hikmetse unutmuştur.” ’ÇARKÇILIK, DAVUTOĞLU VE ERDOĞAN’IN USTALIK ALANI’ Başbakan Davutoğlu’nun aklının ermediği bir geometri polemeğine girmesini ’aymazlık ve hafiflik’ olarak nitelendiren Bahçeli, şöyle devam etti: “Sayın Davutoğlu, geometriye merak saldıysan önce daire ve çemberden başlayacakasın. Daire ve çember aynı zamanda sıfır sayısını ifade eder. Bunun için gideceğin yer bellidir. Villasındaki haram paraları çocuklarına sıfırlatan Beştepe’ye soracaksın. Üçgen arıyorsan, uzaklara gitmene gerek yok hemen yanı başında bulacaksın. Kutucu, kasacı, eski bakanların, rüşvetçi İranlı karanlık simanın, ve havuzcu yandaş iş adamlarının rüşvetini göreceksin. Altıgen görmek istiyorsan, PKK, HDP, İmralı canisi, Barzani ve DHKP-C ile iç içe girdiğin kapın şekline bakacaksın. Sayın Davtuoğlu, temsil ettiğin siyasi zihniyeti en iyi temsil eden şekil bil ki yamuktur. Siyasetteki yamuk örneğini de aynaya bakınca göreceksin. Bizim siyasi çizgimiz ortadadır. Milliyetçi Hareket ne paralelcidir, ne rüşvetçi ne de kumpasçı. Bizim mayamızda ve meşrebimizde yetim hakkına el uzatmak, para sıfırlamak ve rüşvet yemek zilleti yoktur. Bizim komplo ve tezgah ile işimiz olmaz. Kumpas ortaklarımız olmaz. Geometrik şekiller bize yabancıdır. Milliyetçi Hareket ne ise odur. Neyi savunuyorsa, arkasındadır. Kıvırmak AKP’ye has bir zilletir. Çarkçılık Davutoğlu ve Erdoğan’ın ustalık alanıdır. Hısım dünür ve akrabalara ihalaleler peşkeş çekilirken Davtuoğlu sessizdi. 1 milyar 370 milyon liraya kaçak ve karanlık saray dikilirken Davutoğlu şantiye bekçisiydi. Gemiler yüzerken, rüşvet ağı vızır vızır çalışırken, hazineye hortum bağlanırken Davutoğlu 17-25 Erdoğan’ın arkasına saklanmıştır. Davutoğlu hükümeti saraya tutsaktır. Erodğan Davutoğlu’nun iradesini mühürlemiştir.” ’VERİLEN TAVİZLER BEKAMIZI TEHDİT EDİYOR’ Türkiye’nin AKP ile uçurumun kenarına kadar geldiğini belirten Bahçeli, bir 4 yıl daha verilmesi durumunda, ülkenin uçurumun dibini boylayacağını ileri sürerek şöyle devam etti: “Türkiye, sosyal, ekonomik, stratejik bir uçurumun kenarına kadar getirilmiştir. Başbakan’ın ağzından, bölünme ve cepheleşme ivme kazanmıştır. Verilen tavizler ve gösterilen teslimiyet bekamızı tehdit eder hale gelmiştir. Türkiye’nin yeni dönemde AKP eli ile tüketilmesi, bitirilmesi planlanmaktadır. Vatanımız tasfiye edilmek istenmektedir. Fakat buna Milliyetçi Hareket Partisi izin vermeyecektir. Yaklaşan tek başına iktidarımızda, bütün dayatmalar birer birer ortadan kaldırılacak, onarım sağlanacaktır. En kısa sürede AKP tahribatlarının izi silinecek, yaralar sarılacaktır. Ve işbirlikçilerden mutlaka hesap sorulacaktır. Bu nedenle, Sivaslı vatandaşlarım, 7 Haziran’da sandık başında gittiğinizde, tek başına AKP iktidarı ile geçen kara günleri unutmayacağınızdan eminim. Yıkım, yolsuzluk, yoksulluk, yasak, yalan ve talan ile geçen yılları asla unutmayacağınızdan eminim. Bölücülüğe tanınan imtiyazları, teröre verilen cesareti unutmayacağınıza inanıyorum.” VAATLERİNİ SIRALADI Bahçeli daha sonra 3 Mayıs’ta açıkladıkları seçim beyannamesinde yer alan vaatlerini yineledi. Bahçeli, Emeklilere Mert ve Eylül aylarında 2 kez 1400 lira destek ödeneği vereceklerini, asgari ücreti net 1400 liraya çıkaracaklarını, evleri olmayana 250 lira kira yardımı yapılacağını, öğrencilere 10 bin liralık burs desteği vereceklerini, çiftçiler için mazotun litresini 1 lira 75 kuruş yapacaklarını belirtti. Bahçeli, kadrosuz öğretmen kalmayacağını, taşeron işçilere kadro verileceğini, 4B ve 4C kapsamındaki sözleşmeli personele de kadro vereceklerini dile getirdi. Miting sonunda partililere karanfil fırlatan Bahçeli’ye Sivasspor forması ve atkısı hediye edildi.
  • Halim kalmıyor, evde uzanıyorum

    Halim kalmıyor, evde uzanıyorum

    Gençlerin e-posta’yla yolladığı soruları cevaplayan Kılıçdaroğlu, “Endişelenmeyin ama siyasete güvenin ve oy verin” dedi.  Saat 12.00-13.00 arasındaki sohbet, CHP liderinin mesai sonrası aktiviteleriyle başladı. Kılıçdaroğlu, eve varır varmaz divana uzandığını ve konuşacak mecali kalmadığını ama her ortam ve yere göre değişik müzikleri dinlemekten hoşlandığını söyledi. Ardından ağırlıklı olarak siyasetle ilgili soruları cevapladı. Seçilme yaşının 18’e düşürülmesiyle ilgili, “İtirazımız yok. Gençlerin karar mekanizmalarında olması lazım. Gençlerden isteğim uygar dünyanın parçası olmak ve özgürlüğünüzü yaşamak istiyorsanız lütfen sandığa gidin ve oyunuzu kullanın. İlla CHP’ye oy verin demiyorum. Partilerin programlarına bakıp tercihlerini yapsınlar. Endişelenmeyin, siyasete güvenin” dedi. Gençlere en büyük vaat olarak özgür bir ortam sunacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Gençleri ülkenin geleceği olarak görüyorsanız onlara kapı aralamak zorundasınız. Düşünün ki tek başına 13 yıllık bir iktidar var ama yurt sorununu çözemediler. Üniversitelerde yer ve arazi var ama para vermiyorsunuz. Ben bu sorunu 1 yıl içinde çözeceğimi garanti ediyorum. Ayrıca iş garantili eğitim getiriyoruz. İş dünyasından ‘Nitelikli ara eleman bulamıyorum’ diye şikâyetler geliyor. Biz Organize Sanayi Merkezleri’ne yatılı meslek liseleri kuracağız. Çocuk ikinci sınıfı bitirdikten sonra kendi branşıyla ilgili kursunu görecek. Mezun olunca iş hazır olacak. Her yıl, her alanda üniversite mezunu 15 bin öğrenciyi yurtdışına doktoraya göndereceğiz. Askerliği önce 9 aya, ardından aşamalı olarak 6 aya indireceğiz. Teknoloji ve dünya değişti. Hâlâ eskisi gibi askerliği ayakta tutmak zor.”              
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan servisçilere plaka müjdesi

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan servisçilere plaka mü..

    Erdoğan konuşmasında şunları söyledi: Beni anacığımdan hiçbir zaman ayırmadınız, Allah sizlerden razı olsun. (Açılan bir pankart üzerine)Bilesiniz ki bu kardeşiniz bu millete efendi olmayacak, sadece hizmetkar olarak yoluna devam edecek. Hani şu veresiye defteri var ya o bile tek başına muhteşem bir sosyal dayanışma örneğidir. Bak çek değil ha senet değil ha, veresiye defteri. Bakardım bizim bakkal Emin ağa, hemen defterden açardı orada yazar. Ahmet Erdoğan, altına notları alır, hemen. E çek değil, senet değil. Ne var? Güven var güven. Ve o duada geçiyor ya bak çok önemli bu. “Müşteriye güven, satıcıya güven” Nereden nereye?Şimdi bakıyorsun çekte de sahtekarlar var, senette de sahtekarlar var. Bu bizim medeniyetimizde var mı? Yok. İnancımızda var mı? Yok. Aramıza bu fitneyi soktular. Şimdi yeniden bu millet ayağa kalkıyor. Dükkanından sokağından mahallesinden başlayarak şehrinin ülkesinin huzurunu güvenliğini düşünen bunun için mücadele eden kişidir, esnaf ve sanatkarlarımızdan bu önemli vasıflarına sıkı sıkıya sahip çıkmalarını temenni ediyorum.   AHİLİĞİ ÖĞRENMEK İSTEYEN O YAZILARA BAKSIN Ahiliğin ne olduğunu öğrenmek isteyen gitsin duvarlardaki o yazılara baksın. Ne diyor esnafımız? “Dolandım misli cihan bulamadım başıma bir tane taç. Ne eğride tok gördüm, ne doğruda aç” Esnafımız ok gibi doğru olduğunda mutlaka emeğinin karşılığını alacağını biliyor. “Doğru olsan ok gibi elden atarlar seni, eğri olsan yay gibi elde tutarlar seni. Menzil alır doğru ok, elde kalır eğri yay”Esnafımızın irfanı bunu söylüyorsa, bize de buna amenna demek düşer.   BU ÜLKEDE MAZOT İÇİN KUYRUKLARDA AZ MI BEKLEDİK Az önce burada bazı pankartlar gördüm. Bunlardan bir tanesi “ölüme gidelim dedin de mazot mu yok dedik” E haklı, haklı. Bu ülkede mazot için kuyruklarda az mı bekledik? Sadece benim esnaf kardeşim mazot için beklemedi. Benim çiftçi kardeşim de çok bekledi. Bak şu anda benim elimde bir çiftçi cüzdanı var. Çiftçiye verilmiş olan cüzdan bu. Çiftçinin üyelik varlığındaki değişiklikler diyor. Ve ne kadar mazot aldığı burada yazıyor, traktörü de fergusonmuş.     ŞİMDİ DE KURU SIKI ATIYORLAR Şimdi çıkmış mazotu diyor şöyle vereceğim, çiftçiye böyle vereceğim. Yahu tarihin karanlık senin ya. Delil burada. Eşek olur kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Eserin burada. O benzin istasyonunda kuyrukta az mı bekledik? Bir bidon mazot almak için. Çiftçinin yanındayım, esnafın yanındayım. Ya dürüst ol be dürüst ol. Hiçbir zaman ne işçinin ne memurun ne çiftçinin ne esnafın yanında olmadınız. Şimdi de kuru sıkı atıyorlar. Herhalde bunlara inanmıyorsunuz.   PRATİK ZEKA BU İŞTE Burada bir şey daha gördüm. “Panik yok direksiyonda reis var. Hayırlı yolculuklar Türkiye’m” Şimdi bu da enteresan. Aramızda hocalarımız var. Hocam zekayı görüyor musun? Pratik zeka bu işte. Bir pankart daha var. O da çok enteresan. Nedir o? “Paralel ya da dikey fark etmez. Minibüsçü esnaf ihaneti affetmez” İhanet edenlere gereken cevabı ben minibüs taksi esnafının da milletçe vereceklerine inanıyorum.      DOĞRU SÖYLEYİN, SİGARAYI BIRAKMAYA VAR MISINIZ? Şimdi yalnız bir tane daha var. Bir pankart daha gördüm. Fakat o enteresan. Ne diyor orada da “Verin plakayı, bırakalım sigarayı” diyor. Doğru söyleyin, sigarayı bırakmaya var mısınız? Ben biliyorsunuz bu noktada Yeşilaycıyım. Ve sizden bu konuda bu sözü aldıktan sonra ben şimdi Büyükşehir Belediye Başkanı’ma diyorum ki, hadi bakalım bununla ilgili olarak adımı da siz atacaksınız. Hayırlı olsun. Sigarayı da bırakıyoruz ha. Şimdi sigara bırakılacak ya buradan öyle şey kazanacağız ki, evde yengem de rahat edecek. Çünkü onlar pasif içici. Büyükşehir Belediye Başkanımız da tamam dedi, biz de adımı atacağız dedi.   AVM OLAYINI ÇÖZDÜK AVM olayını çözdük mü çözdük. Çıkmış ne diyor? Merkez ülke projesi. Ne varmış bu projede? Diyor ki 20 sene sonra işsizliği yüzde 5’e indireceğim. Öbür taraftan ne diyor? Bana 4 yıl verin işsizliği sıfırlayayım diyor. Niye? Akşam başka, sabah başka. Dürüst olacaksın dürüst. Bu millet yalanı affetmez. Tek millet… Sesiniz hiç çıkmadı. Yoksa tek millet değil miyiz? Tek bayrak.Yaptıkları iş belli. Cesur olacağız, korkaklar zafer anıtı dikemezler. Bunu böyle biliniz. Tek vatan. 780 bin metrekare asla böldürtmedik böldürtmeyeceğiz. Dört, tek devlet. Paralel devlet, paralel yapı… Hepsini temizliyoruz inşallah. İnlerine gireceğiz dedik, girdik devam edeceğiz. Şimdi Türkiye’den kaçıyorlar. Kaçacaklar, biz de kovalayacağız. Çünkü bu ülkeye ihanet edenler bunun bedelini ödeyecek.  
  • Pornolu tacize rıza indirimi

    Pornolu tacize rıza indirimi

    Diyarbakır’da kız öğrenciler G.D. (14), R.A. (15) ve N.K. (14), geçen yıl öğretmenlerine, Facebook’ta tanıştıkları bir subayın İngilizce ders için kendilerini eve götürdükten sonra içki ve esrar içirdiğini, porno film izletip cinsel istismarda bulunduğunu anlattı. Sahte isimle 2 Facebook hesabı açtığı ve subay değil, tercüman olduğu belirlenen U.Ç. (42) gözaltına alındı. U.Ç.’nin evinde askeri elbise, gaz tabancası ve mermi bulunurken, bilgisayarında çok sayıda porno film ve öğrencilerle yazışma tespit edildi. Tutuklanan U.Ç. hakkında ‘çocuğun cinsel istismarı’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’, ‘uyuşturucu madde sağlama’, ‘ateşli silah ve mermi bulundurma’, ‘çocuğu müstehcen yayınları seyretmeye teşvik’ten 150 yıla kadar hapis istendi. Ağustos ayında Diyarbakır 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına başlanan U.Ç., davanın ikinci celsesinde uzun tutukluluk süresinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlali olduğu belirtilerek tahliye edildi.  ‘BASİT’ İSTİSMAR Son celsede savcı Şaban Özdemir, sanığın mağdurlara uyuşturucu içirdiği iddiasıyla açılan davadan beraatını istedi. Özdemir, mağdurların kendi rızaları olduğunu ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığını söyleyerek U.Ç.’nin ‘cinsel amaçlı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’  suçundan da beraatını istedi. R.A.’ya ‘cinsel saldırı’nın mağdurun kendi rızasıyla olduğunu belirten savcı, U.Ç.’nin bu suçtan da beraatını istedi. G.D. ve N.K.’ya yönelik suçlarını da ‘basit cinsel istismar’ olarak değerlendiren savcı, sanık U.Ç.’ye 3.5 yıldan 10 yıla kadar hapis verilmesini talep etti.    
  • TÜRGEV’den 100 bin TL’lik dava

    TÜRGEV’den 100 bin TL’lik dava

    TÜRGEV adına vakıf yetkilisi Ali Çevik’in Avukatı Selma Yıldız aracılığıyla İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verilen dilekçede, Kılıçdaroğlu’nun TÜRGEV hakkında gerçeklikle ilgisi olmayan, hakaret ve iftira içeren sözler sarfettiği ileri sürüldü. Hiçbir şekilde eleştiri ve yorum sınırları çerçevesinde değerlendirilemeyecek bu sözlerin vakfın manevi olarak yıpranmasına neden olduğu vurgulandı.                                 
  • Gül hakkında takipsizlik kararı

    Gül hakkında takipsizlik kararı

    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, On Birinci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkındaki Refah Partisi dönemine ait “Kayıp Trilyon” soruşturmasında takipsizlik kararı verdiği bildirildi. Kararda, “kamu davası açılmasını gerektirir delil elde edilemediğinin” belirtildiği öğrenildi.      Cumhurbaşkanlığının sona ermesinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe vererek, Gül’ün “Kayıp trilyon” iddialarına ilişkin yargılanmasını isteyen İşçi Partisinin, kararda “suç ihbarında bulunan” olarak yer aldığı kaydedildi. Gül, soruşturma kapsamında 18 Kasım 2014’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gelerek ifade vermişti. Gül’ün resmi internet sitesinden bir gün sonra yapılan açıklamada, şöyle denilmişti:      “On Birinci Cumhurbaşkanı Gül, görev süresinin bitmesini takiben Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı dokunulmazlıkları nedeniyle işlem görmeyen hakkındaki davanın sonuçlandırılması için gerekli muamelenin yapılmasını istemişti.      Başsavcılığın ilgili dosyayı tekemmül ettirmek maksadıyla hukuki usuller çerçevesinde ifadeye davet etmesi neticesinde On Birinci Cumhurbaşkanı Gül, dün savcılığa giderek ifadesini vermiştir.      ‘Kayıp trilyon’ davasına bakan Ağır Ceza Mahkemesinin, kendisi gibi ilgisiz bütün parti yetkilileri hakkında ve özellikle de Refah Partisinin bu konularla ilgili Genel Muhasibi hakkında bile beraat kararı verdiğini hatırlatan Gül, ‘Hukukun tüm koşullarıyla eksiksiz ve kusursuz olarak işlemesi, hiçbir konuda en küçük bir kuşkunun hiçbir taraf için kalmaması maksadıyla bizzat ifade verdiğini’ belirterek, bu işlemin tamamlanmasından ötürü duyduğu memnuniyeti ifade etmiştir.” Cuma ilgisi 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün cuma namazını İstanbul Fatih’teki Yavuz Sultan Selim Camii’nde kıldı. Camiye girerken güvenlik nedeniyle üzerileri aranan vatandaşlar, çıkışta ise Gül’e yoğun ilgi gösterdi. Namazın ardından kendisine el sallayanları selamlayan Gül de yanına gelen gençlerle de sohbet edip selfie çektirdi.
  • TSK’daki cemaatçi hukukçular şimdi kamikaze oldu

    TSK’daki cemaatçi hukukçular şimdi kamikaze oldu

    TSK içerisindeki cemaatçi yapılanmayla ilgili açıklamalarda bulunan Eryaşa, şunları söyledi: “Askerdeki emir komuta zinciri önemli. Çünkü, askerdeki esas duruş sistemi, kimsenin çıkıntılık yapmasına izin vermez. Birisini bir adım önce ya da arkada olursa kendisini deşifre eder ve tırpanlanır. Cemaat yapılanmasındakilerde, o esas duruş sırasında, şu ana kadar kendilerini gizlediler. Ama askeri yargı sistemindeki uzantıları artık gizlenemez hale geldi. Çünkü, bizler için sivil mahkemelere hazırlayıp gönderdikleri kararlar ya da raporlar, onları ortaya çıkardı. Deşifre olduktan sonra ise, artık bir kamikaze gibi saldırıya geçtiler. Ceza alınması için, ellerinden geleni yaptılar. Ben daha önce TSK içerisindeki cemaatçi yapılanmaya dikkat çekmiştim. Cemaati deşifre etmeye çalışan askeri savcılar, ya casus oldu ya da darbeci bir şekilde görevlerinden uzaklaştırıldılar. Ama askeri yargı ve hukuk müşavirliği, önemli hatalara imza attı. Özel yetkili mahkemeler, bir rapor istediği zaman, bunu Genelkurmay Başkanlığı makamına yazı yazıp istedi. Adli müşavirlik ise Genelkurmay Başkanı namına, bu yazılara cevap verdi. Böylelikle, ortada yaşanan bu hukuksuzluktan Genelkurmay Başkanları da sorumlu. Onların ‘Benim haberim yoktu’ deme şansları yok. Çünkü bu yetki onlar adına kullanıldı. Dolayısıyla önümüzdeki zamanda onlar içinde hukuksal bir sıkıntı çıkabilir.”                      
  • Müdürlerin ismini verdi

    Müdürlerin ismini verdi

    Hükümlü bulunduğu Kandıra Cezaevi’nden 10.30 sıralarında Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na getirilen Samast, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Yusuf Hakkı Doğan’a yaklaşık 3 saat ifade verdi. İlk soruşturmayı yürüten Savcı Muammer Akkaş tarafından tanık olarak dinlendiği dönemde cinayete ilişkin kayda değer yeni bir bilgi vermeyen Samast’ın bu sefer detaylı bilgiler verdiği ifade edildi. 8 sayfalık ifade veren Ogün Samast, soru cevap şeklindeki ifadesinde Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’i ‘Büyük abi’ olarak tanınan Erhan Tuncel aracılığıyla bildiğini, yüz yüze görüşmediğini söyledi. Samast’ın ayrıca savcıya 3. bir kişinin daha adını verdiği belirtildi. Bazı Emniyet müdürlerinin ismini verdiği iddia edilen Samast, ifadesinin ardından yeniden Kandıra Cezaevi’ne götürüldü.   TUNCEL DE DİNLENECEK Örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle İstanbul 2’nci Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın, özel yetkili mahkemelerin kapatılmasının ardından Dink’in öldürülmesine ilişkin İstanbul 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ana davayla birleştirilmesinin ardından Samast, soruşturmayı yürüten Yusuf Hakkı Doğan’a mektup göndererek ifade vermek istediğini belirtmişti. Soruşturma kapsamında kamuoyunda ‘Büyük Ağabey’ olarak bilinen Ergenekon ana davası sanıklarından Erhan Tuncel’in de tanık olarak dinleneceği öğrenildi.  
  • 5 madenci toprağa verildi

    5 madenci toprağa verildi

    Dün cansız bedenlerine ulaşılan işçiler Kamil Yaman, Mehmet Özcan, Hasan Tuncer, Hüseyin Gültekin ve Ali Haznedar, cenaze araçlarıyla Ermenek Devlet Hastanesinden alınarak Nezehat Ahmet Keleşoğlu Camisi’ne getirildi. CENAZEDE GÖZYAŞLARI SEL OLDU / Foto Galeri Türk bayrağına sarılı tabutlar, burada törenin düzenleneceği alana konuldu.   Bu sırada işçi yakınları, tabutlara sarılarak gözyaşı döktü. İşçilerden Ali Haznedar’ın tabutunun üzerine madenci bareti ve bebeğine ait patik konulduğu görüldü. Bu sırada işçilerden Mehmet Özcan’ın 10 yaşındaki oğlu Hüseyin Özcan ve bazı işçi yakınları baygınlık geçirdi. Özcan ve fenalık geçiren diğer işçi yakınlarına, sağlık görevlileri müdahale etti. Karaman Müftüsü Nuri Değirmenci, tören öncesi yaptığı konuşmada, işçilerin şehit hükmünde olduğunu belirterek, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in daha önceki toplu cenaze namazında yaptığı iş güvenliğiyle ilgili konuşmasını hatırlattı. Cuma namazının ardından, cami önünde 5 işçi için ayrı ayrı cenaze namazı kılındı. Törene, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Karaman Valisi Murat Koca, bazı milletvekilleri, işçi yakınları ve vatandaşlar katıldı. Ardından, işçilerin cenazeleri defnedilecekleri köy ve mahallelerine götürülmek üzere cenaze nakil araçlarına konuldu.
  • İntihar eden erin ailesine şehit maaşı

    İntihar eden erin ailesine şehit maaşı

    2003 yılında Kars 14’üncü Mekanize Tugay Komutanlığı’nda askerlik görevini yapan Piyade Er Remzi Kılıçaslan, nişancılık eğitimi sırasında atış için hazırlanan G-3 piyade tüfeği ile intihar etmişti. Kılıçaslan’ın ailesi çocuklarının ‘vazife malulü’ sayılarak kendilerine maaş bağlanması talebiyle SGK’ya başvurmuştu. Olumsuz yanıt alan Kılıçaslan Ailesi, Ankara 4’üncü İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Mahkeme de ilk defa, intihar eden bir askerin görev şehidi sayılmasına karar verdi. Mahkeme kararında şu değerlendirmede bulunuldu: “İntihar vakalarının psikolojik rahatsızlıklar neticesinde görüldüğü, Remzi Kılıçaslan’ın yaptığı hizmet nedeniyle veya bu yüzden maruz kaldığı psikolojik rahatsızlık sonucu intihar girişiminde bulunmuş olabileceği, Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkındaki Yönetmeliğin 2’nci maddesi hükmüne de görevi nedeniyle maruz kalınan hastalık sonucu ölüm olayının gerçekleşmesi sonucu durumunda aylık bağlanması gerektiğinin belirtildiği görülmektedir. Remzi Kılıçaslan’ın yaptığı görev nedeniyle maruz kaldığı hastalık (psikolojik rahatsızlık) sonucunda intihar edebileceği hususu göz önüne alınarak davacının talebinin değerlendirmesi gerekmekte iken, davacının vefat eden oğlu Remzi Kılıçaslan’ın vazife malulü sayılması yönündeki talebinin zımmen reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline karar verildi.”  Karar üzerine Kılıçaslan Ailesi’nin avukatı İsmail Kılıç, aileye maaş bağlanması için SGK’ya başvurdu. SGK, gönderdiği yanıtta, 1 Ekim 2014 tarihinden itibaren askerin annesine maaş bağlandığını ifade ederek, “Remzi Kılıçaslan’ın annesine kurumumuzca Ankara 4’üncü İdare Mahkemesi’nin kararına istinaden 1 Nisan 2013 (SGK’ya başvuru tarihi) tarihinden itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri vazife malullüğü yetim aylığı bağlanmış olup ayrıca 5434 Sayılı Kanun’un Ek 79’uncu maddesine göre ek ödeme (tütün ikramiyesi) tahakkuk ettirilmiştir” denildi. KARDEŞİ KAMUDA İŞE ALINACAK Avukat Kılıç, İdare Mahkemesi’nin kararının üzerine Kılıçaslan Ailesi’nin de bütün şehit yakınlarının faydalandığı haklardan yararlandırıldığını belirterek, “Askerin kardeşinin kamuda bir işe alınması hakkından faydalandırılacağı da belirtildi” dedi.