“Bizim millet varlığımız geniş bir coğrafyada yer almaktadır”

Gündem - 4 Mayıs 2019 12:44

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin yöneticileri olarak, millet varlığını sadece 82 milyon nüfustan ibaret görmediklerini belirterek, “Bizim millet varlığımız, sırtını okyanusa yaslamış olan Kurtuba Camisi’nden, Mostar Köprüsü’nden, Orhun Abideleri’ne kadar uzanan geniş bir coğrafyada yer almaktadır. Bizim millet varlığımız, Kazan’dan Senegal’e kadar, bizim millet varlığımız, Arnavutluk’tan Güney Afrika’ya kadar, bizim millet varlığımız, Cezayir’den Kırgızistan’a kadar, Özbekistan’a kadar geniş bir coğrafyada yer alan bizim kardeşlerimizi, dostlarımızı, akraba topluluklarımızı, dindaşlarımızı ve soydaşlarımızı kapsamaktadır.” dedi.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından “Uluslararası Öğrenci Akademisi Projesi” kapsamında, Kocaeli Üniversitesi Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Türkiye Söyleşileri” programında konuşan Kurtulmuş, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen öğrencilerle bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.

Sosyal olayların mekansal ve zamansal boyutu bulunduğunu aktaran Kurtulmuş, bu etkinliklerin 1990’lı yıllarda değil de şimdi yapılmasının zaman boyutuyla ilgili olduğunu kaydetti.

Bu zaman diliminde Türkiye’nin küllerinden yeniden doğduğunu dile getiren Kurtulmuş, “Türkiye yeniden kökleriyle buluşmuş, Türkiye yeniden büyük ve güçlü Türkiye olma idealine doğru yönelmiş ve Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde yeni bir siyasal yolculuğa doğru yol almış ve mesafe katetmiştir. Türkiye aynı Türkiye, siz 90’lı yıllarda, 80’li yıllarda gelmiş olsaydınız böyle bir ev sahipliğiyle karşılaşamayacaktınız ya da Türkiye o dönemlerde böyle büyük bir vizyona sahip olmadığı için Afrika’nın, Asya’nın, Avrupa’nın, Balkanlar’ın ve Kafkaslar’ın gençlerine kucak açmayacaktı.” ifadelerini kullandı.

– “Çok geniş bir coğrafyayı kapsıyoruz”

Kurtulmuş, yeni Türkiye’nin en önemli misyonuna katkılarından birinin de “millet varlığı” kavramı olduğunu anlattı.

Millet varlığının kendileri için neler ifade ettiğine değinen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Biz Türkiye’nin yöneticileri olarak millet varlığımız dediğimiz şeyi, sadece 82 milyondan ibaret bir Türkiye olarak kabul etmiyoruz. Bizim millet varlığımız, sırtını okyanusa yaslamış olan Kurtuba Camisi’nden, Mostar Köprüsü’nden, Orhun Abideleri’ne kadar uzanan geniş bir coğrafyada yer almaktadır. Bizim millet varlığımız, Kazan’dan Senegal’e kadar, bizim millet varlığımız, Arnavutluk’tan Güney Afrika’ya kadar, bizim millet varlığımız, Cezayir’den Kırgızistan’a kadar, Özbekistan’a kadar geniş bir coğrafyada yer alan bizim kardeşlerimizi, dostlarımızı, akraba topluluklarımızı, dindaşlarımızı ve soydaşlarımızı kapsamaktadır. Yani millet varlığı dediğimiz zaman, çok geniş bir coğrafyayı kapsıyoruz. Çok geniş bir coğrafyayı gözümüzün önüne getiriyor ve oradaki her bir kardeşimizi kendi milletimizin bir parçası, kendi varlığımızın bir parçası olarak görüyoruz.”

Kurtulmuş, YTB’yi yakinen tanıdığını aktararak, geniş millet varlığının ete kemiğe bürünmüş halinin buraya gelen katılımcılar olduğunu vurguladı.

Öğrencilerin farklı coğrafyalardan gelmelerine rağmen aynı büyük medeniyeti kurma idealine odaklanmış olarak kendilerini yetiştirdiğini belirten Kurtulmuş, yeni ve adil bir dünyanın kurulmasını temenni etti.

Kurtulmuş, kendileri gibi büyük iddialara sahip medeniyet mensuplarının geçmişle bugün arasındaki köprüyü de çok iyi kurması gerektiğini ifade ederek, Endülüs Emevileri medeniyetinden bahsetti.

Batı dünyasında İslam medeniyetine karşı hıncın en büyük somuta indirgenmiş halinin Endülüs’le başladığını dile getiren Kurtulmuş, “Taş taş üstüne koymadılar. Endülüs’ün canım kütüphanelerini yok ettiler. Nehirleri kara kara mürekkep ve kıpkızıl insan kanı aktı. 7 asır Allahuekber seslerinin çınladığı Kurtuba Camisi ve diğer camilerde şimdi asırlardır çan sesleri var. 1492, Batı’nın Haçlı zihniyetinin 1453’ten intikam alışıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Yeni dünya sistemi dikiş tutmuyor”

Kurtulmuş, İslam ve büyük medeniyetlerinin bugünün meselelerini konuşurken sadece yaşadıkları zaman diliminde konuşmadıklarını anlatarak, bunun arkasında yüzlerce yıllık bir birikim bulunduğunu ifade etti.

Bunu bilerek yarınlara en güzel şekilde hazırlanmaları gerektiğini belirten Kurtulmuş, 1815 yılından bu yana İslam coğrafyasının birçok sorunla karşılaştığını aktardı.

Kurtulmuş, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan sistemi eleştirerek, “Yeni dünya sistemi dikiş tutmuyor. Bu dünya sistemi, bir şekilde insanlara huzur ve barış getirmiyor. Dolayısıyla yeni, hakkaniyete dayalı ve adil bir dünya sisteminin kurulabilmesi için gayret sarf edeceğiz. Bugün dünyanın neresinde Orta Doğu ve hele hele bizim de içinde bulunduğumuz coğrafyadaki hangi soruna bakarsanız bakın, üç temel problem maalesef insanlığın üstünde ağır bir yük olarak duruyor. Bu problemleri çözmek ve bunların ortadan kaldırılması için mücadele etmek zorundayız.” diye konuştu.

İnsanlığın bu temel sorununu çözmeleri gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, bunlardan birinin gelir adaletsizliği olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, “Firavunlar ve Nemrutlar döneminde bile bugün yaşadığımız gelir dağılımı adaletsizliği kadar büyük bir adaletsizlik yaşamadık.” ifadesini kullanarak, dünyanın en zengin 35 milyon insanının, dünyadaki 7,5 milyar insanın toplam zenginliğinin yaklaşık yarısına sahip olduğunu vurguladı.

Dünyanın bu sorunu çözmesi gerektiğinin altını çizen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

“Amerika duvar örmeye çalışıyor, Meksika’dan insanlar gelmesin diye. Ne yaparsanız yapın, değil duvar örmek, ülkeleriniz üzerine çelikten kubbe örseniz, bu yoksul insanlar hayatta kalmak için Afrika’ya, Amerika’ya ve Kuzey ülkelerine, zengin ülkelere göç etmek için bir yolunu bulup deneyecekler ve bu baskıyı oluşturacaklar. Dolayısıyla bu sorun sadece yoksulların değil aynı zamanda da belki öncelik olarak varsıl ülkelerin de sorunudur. Zengin kuzey, gelir dağılımı adaletsizliğinin sonuçları bakımından daha büyük tehlikeler altındadır. İkincisi, demokrasi açıkları, yaşadığımız sorunların altında demokrasi açıkları, insanların yönetimin bir parçası olarak kendilerini görmedikleri uygulamaların çok büyük etkisi vardır.”

BENZER HABERLER