Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, “Bilime yatırım yapmayan bir ülkenin gelecekte iddia sahibi olması mümkün değil. Hele hele temel bilimlere yatırım yapmayan bir ülkenin önümüzdeki süreçte iddiasını her geçen gün kaybedeceği açık. Teknoloji ve inovasyona yeteri kadar imkan, zaman ve enerji harcamayan ülkelerin bu yarıştan erken kopacağı çok net.” dedi.
Işık, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı himayesinde Başbakan Binali Yıldırım’ın katılımıyla Gebze Teknik Üniversitesi’nce (GTÜ) düzenlenen Sanayi ve Teknoloji Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, bu topraklar vatan olsun diye binlerce şehit verildiğini, bu toprakların ebediyen vatanları olacağını söyledi.
Bugüne kadar onlarca medeniyete ev sahipliği eden bu topraklar üzerinde çok fazla hesap yapan olduğunu dile getiren Işık, bu topraklarda bağımsız ve hür yaşamanın üç şartının güçlü bir demokrasi, güçlü bir ekonomi ve güçlü bir silahlı kuvvetler olduğunu kaydetti.
Işık, bu üçünden biri eksik olursa güçlü, büyük, müreffeh ve bağımsız ülke hedefinden yara alınacağını anlatarak, “Özellikle güçlü ekonomi, güçlü silahlı kuvvetler için de bir ön şarttır. Güçlü demokrasi de güçlü ekonomi için ön şarttır.” diye konuştu.
Ekonomisi üretime değil de tüketime dayanan bütün ülkelerin havadan nem kaptığını aktaran Işık, “En ufak bir sıkıntıda ekonomi sarsılır. Birazcık sıkıntı artınca ekonomide ciddi sarsıntılar, sorunlar yaşanır ama ekonomisi üretime dayanan ülkelerse sarsıntı ne kadar güçlü olursa olsun ayakta kalmayı başarır.” ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Işık, ekonomisi üretime dayanan ülkelerin önlerindeki en önemli stratejinin nitelikli ve katma değeri yüksek üretim ile Ar-Ge ve inovasyon olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İşte bu alan önümüzdeki süreçte başat ülkelerin hangi ülkeler olacağını belirleyecek. Bilime yatırım yapmayan bir ülkenin gelecekte iddia sahibi olması mümkün değil. Hele hele temel bilimlere yatırım yapmayan bir ülkenin önümüzdeki süreçte iddiasını her geçen gün kaybedeceği açık. Teknoloji ve inovasyona yeteri kadar imkan, zaman ve enerji harcamayan ülkelerin bu yarıştan erken kopacağı çok net. Allah’a hamd olsun iktidarlarımız döneminde bu konulara çok ciddi kaynak ayırdık, çok ciddi çalışma yaptık ve harcadığımız bütçe net olarak 10 katını geçti.”
– “En önemli aktör üniversiteler”
Bu noktada ekonomisi üretime dayalı bir ülke iddiasını ortaya koyan Türkiye’nin de bu iddiasını gerçekleştirmede en önemli aktörün üniversiteler olduğuna dikkati çeken Işık, üniversitenin destek vermediği, içinde olmadığı, üniversitenin aktif olarak işin içine elini, vücudunu koymadığı bir üretime dayalı kalkınma modelinin başarısının mümkün olmadığını, bu noktada hükümetin kamu-üniversite-sanayi işbirliği modeline çok önem verdiğini vurguladı.
Işık, konuşmasına şöyle devam etti:
“Biz istiyoruz ki sanayi ve üniversite katolik nikahı kıysın. Devlet de bu nikahın en önemli şahidi olsun ve bu nikahın, evliliğin yürümesi için hangi destek gerekiyorsa o desteği koysun. Çok önemli adımlar attık ama bunu sürdürülebilir kılmak durumundayız. Şu anda en değerli şey, bilgi. Bilgiyi eğer teknolojiye dönüştürürseniz de bunun inanılmaz getirisi var. Bugün teknoloji şirketlerinin, bir tek teknoloji şirketinin dünyada 100 ekonomiden çok daha büyük olduğunu biliyoruz.
İşte bu noktada GTÜ, ülkemizin potansiyeli en yüksek üniversitelerinin başında geliyor. Neden derseniz, GTÜ’nün en bariz vasfı, ne kampüsünün güzelliği, ne İstanbul’a yakın olması, ne altyapısının güçlü olması. GTÜ’nün bu konudaki üstünlüğünün en önemli faktörü, çok nitelikli bir akademisyen kadrosuna sahip olması ve şu anda biz bunu hakikaten her alanda görüyoruz, müşahede ediyoruz, bunun faydasını da her noktada bizzat yaşayarak biliyoruz.”
Türkiye’nin en iddialı üniversiteleri arasına giren GTÜ’nün geçen yıl “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite” sıralamasında 3’üncü olduğunu anımsatan Işık, “İlk 10’da yoktu. 4 yıl önce ilk 10’da olmayan bir üniversite, 4 yıl içerisinde Türkiye’nin en yenilikçi ve girişimci 3’üncü üniversitesi oldu. Emeği geçen tüm paydaşlara teşekkür ediyorum.” dedi.