Kocaeli’de, Yedi Kandil Sanat Derneği (YEKSADER) üyesi sanatçılar, Hz. Muhammed’in eşyalarının da aralarında yer aldığı Topkapı Sarayı’ndaki mukaddes emanetlerin replikalarını yapıyor.
Körfez ilçesinde faaliyet gösteren YEKSADER üyesi 9 sanatçı, yaklaşık iki yıldır sürdürülen proje kapsamında, Hz. Muhammed’in kılıcı, yay ve kını, Gassani hükümdarına gönderdiği mektup ile emanetlerin muhafazası için kullanılan bohça ve Sancak-ı Şerif’in de yer aldığı 20 mukaddes emaneti birebir ölçülerle işliyor.
Kitapta gördükleri kutsal emanetleri, kullandıkları altın varak, altın ip ve değerli taşlarla aslına uygun şekilde yapan sanatçılar, Topkapı Sarayı’nda olan ancak sergilenmeyen emanetlerin de imitasyonlarını üreterek, ecdadın hislerini insanlara yaşatmak istiyor.
Özverili çalışmalarla ortaya çıkan eserleri, 24 Nisan’da Körfez ilçesinde açmayı planladıkları sergiyle insanların beğenisine sunacak sanatçılar, sergilerini dünyadaki farklı din ve ırktaki insanlarla da buluşturmak istiyor.
YEKSADER Başkanı hattat, müzehhibe ve ressam Şefika Ülker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Topkapı Sarayı’nda sergilenen kutsal emanetleri anlatan bir kitabın dernek binasında bulunduğunu, kitaptan da esinlenerek çalışmalara başladıklarını kaydetti.
– “Emanetleri hazırlamamız 2 yıl sürdü”
Kutsal emanetlerden yola çıkarak, belirledikleri yaklaşık 20 eserin yapımına iki yıl önce başladıklarını anlatan Ülker, sergilenecek eserleri, birebir ölçülerinde yapmaya gayret ettiklerini söyledi.
Ülker, daha önce emanetlerin, minyatür resmiyle yapıldığına dikkati çekerek, “Tarihçi Talha Uğurluel, eserlerimizi yapılış anında izledi, ‘Daha önce böyle bir sergi görmediğini’ söyledi. Tabii bu bize ayrı bir heyecan verdi, ‘demek ki doğru yoldayız’ dedik. Biz bu şekilde eserlerimizi yapmaya başladık. Allah nasip ederse 24 Nisan’da sergimizi açacağız. Kutsal emanetlerin taklitlerini hazırlamamız iki yıl sürdü. 20 eserle beraber farklı çalışmalarımızın da olacağı 30 karma eser ile bu sayı 50’yi bulacak.” diye konuştu.
Topkapı Saray’ında sergilenen ürünlerden Sancak’ı Şerif’e dikkati çeken Ülker, sancağın birebir ölçülerle hazırlandığını, ağır bir işçiliğinin olduğunu ifade etti.
Ülker, sancağın, Maraş dikimi tarzında, altın iplerle işlendiğini anlatarak, “Bunun dışında Peygamber Efendimizin hırkalarının konulduğu mahfazaları, yayı, yayın konulduğu ve Osmanlı’nın yaptığı mahfazası olacak.” dedi.
– Bir yıl boyunca kılıç üzerine çalıştılar
Bazı sanatçıların hem maddi hem de manevi anlamda çok büyük yüklerin altına girdiğini ifade eden Ülker, sanatçılardan birinin sadece bir yıl boyunca Hz. Peygamber’in kılıcını yapmaya emek harcadığını söyledi.
Ülker, kılıçta değerli taşlar ile altın varakların olduğunu belirterek, şunları anlattı:
“Bir sene boyuncu o taşların etrafı ile uğraştı. Onlara dolgu yaptı. Tabii Allah ve Peygamber aşkı var. Böyle bir avuç insanımızla eserlerimizi tamamlayacağız. Bizim sanatımız ciddi manada zor bir sanat. Hocam Mahmut Şahin’e de sorduğum zaman, ‘Hocam, çok ağır geldiği zamanlar oluyor, ne yapayım?’ diye, ‘Kızım hizmet olarak gördüğün takdirde yükün hafifler.’ dedi. Hakikaten biz hizmet ehliyiz, başka bir şey istemiyoruz. Rabbimin izniyle biz, hizmet amacıyla, ceddimizin hislerini insanlara da sunmak amacıyla bu eserleri yapmaya başladık.”
Sergilerine gelecek insanların kalplerinde bir canlanmanın yaşanmasını istediklerini ifade eden Ülker, eserlerini dünyanın farklı noktalarında insanların beğenisine sunmayı istediklerini kaydetti.
– “Serginin, Avrupa’da da gezmesini istiyorum”
Hattat Lale Kara (47) da Hz. Muhammed’in Sancak’ı Şerifi’nin birebir taklidini yaptığını belirterek, aslının Topkapı Sarayı’nda olduğunu, zamanla yıprandığı için küçük parçalarla korunduğunu söyledi.
18. yüzyılda, sancağın tamamen parçalanmadan kendisinin de kullandığı teknikle yeniden birebir işlendiğini belirten Kara, “Ben aynen o tekniğe riayet ediyorum. Aynı zamanda Yeniçerilerin halkı toplamasında da bu sancak kullanılıyormuş. Sancağın yapılması hem teknik hem de manevi anlamda zor. Allah bitirmeyi nasip etsin, dünyada her yeri gezsin, Müslümanlar görsün isterim. Topkapı Sarayı’nda benim bu emaneti görme imkanım olmadı, kitapta gördüm. Eminim çoğu kimse de görmemiştir. Sergi için yaptığımız bütün eserlerin Türk Cumhuriyetleri, İslam beldeleri ve Avrupa’da da gezmesini istiyorum.”
Kara, Sancağı Şerif’in taklidini büyük titizlikle yaptığını, birebir olması için tüm aşamalara büyük önem verdiğini belirterek, daha önce aldığı nakış eğitiminin bu emaneti yapmasına büyük katkı sağladığını kaydetti.