Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, “Bazen özenti, bazen dikkatsizlik, bazen bilmemezlik maalesef dilimizin ciddi şekilde İngilizce’nin tasallutu altına girmesine sebep oldu. Buna karşı direnmeliyiz. Dilimizi, özellikle bizdeki çok güzel kelimeleri bırakıp da İngilizce kelimeleri kullanma hastalığından kurtarmamız gerekiyor.” dedi.
Radyo ve Televizyonlarda Doğru, Güzel ve Anlaşılır Türkçe Kullanımının Yaygınlaştırılması Projesi’nin Marmara Bölgesi’ndeki radyo ve televizyon yayıncılarına tanıtılması amacıyla Başiskele’deki bir otelde düzenlenen toplantıda konuşan Işık, Türkçe’nin doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasının aslında bir gelecek meselesi olduğunu söyledi.
Diline sahip çıkmayan bir ülkenin geleceğine sahip olma şansı da olamadığını dile getiren Işık, bir toplum diline ne kadar hakimse ve ne kadar güzel kullanıyorsa geleceğe de o kadar emin adımlarla yürüyebileceğini ifade etti.
Işık, eğer bir grup veya yapı bir ülkeye husumet besliyorsa uzun vadeli sonuç alacağı en büyük saldırının dile yönelik saldırı olduğunu çünkü dil bozulursa kültürün de çok ciddi zarar göreceğini vurgulayarak, “Kültürün zarar görmesi medeniyet değerlerinin aşınmasına sebep olur. Medeniyet değerlerinin aşınması da hiç kuşkusuz bir milletin beka sorununu ortaya çıkarır ve dile yönelik saldırısıyla aslında düşman ordularının sınırdan bir ülkeye saldırısı arasında pek de fark yoktur.” diye konuştu.
Türkçe’nin bir dönem Fransızca’nın tahakkümü altında olduğunu, biraz da özentiden kaynaklanan Fransızca kelimeleri kullanmanın bir farklılık alameti olarak kabul edildiğine işaret eden Işık, “Şimdi maalesef sadece Türkçe değil pek çok dünya dili İngilizce’nin tasallutu altında. Bazen özenti, bazen dikkatsizlik, bazen bilmemezlik maalesef dilimizin ciddi şekilde İngilizce’nin tasallutu altına girmesine sebep oldu. Buna karşı direnmeliyiz. Dilimizi, özellikle bizdeki çok güzel kelimeleri bırakıp da İngilizce kelimeleri kullanma hastalığından kurtarmamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
– “RTÜK’ün ceza kesen bir kurum olarak görülmesini istemiyoruz”
Başbakan Yardımcısı Işık, aynı sorunun pek çok dünya dilinde yaşandığına dikkati çekerek şöyle devam etti:
“Buna karşı ülkelerin çok önemli tedbirleri de var. Bu konuda sizler çok önemli ve kritik bir konumdasınız. Dilin doğru, güzel ve anlaşılır kullanılması konusunda özellikle televizyonunun çok önemli fonksiyonu var. İnsanlar zaman zaman haber için, zaman zaman eğlence için zaman zaman farklı programlar için televizyonun başındalar. İşte Türkçe’nin orada güzel kullanımı insanları da Türkçe’yi güzel konuşmaya teşvik ediyor ama oradaki Türkçe’nin kullanımındaki özensizlik de belli bir süre sonra sokağa yansıyor. Ordular bir ülkenin meşru savunma gücüdür ve ülkenin sınırlarını ordular korur ama kültürel tahakküme karşı aslında ülkeyi koruyacak en önemli unsurlardan biri radyo ve televizyon spikerleri, sunucuları ve bu alanda çalışan arkadaşlarımız.”
RTÜK’ün sadece ceza kesen bir kurum olmasının arzu ettikleri bir şey olmadığını belirten Işık, “Doğrusu RTÜK deyince herkes ceza kesen bir kurum olarak görüyor. Aslında bu doğru değil. Modern yönetim anlayışında ceza kesmek son çare olmalı, rehberlik esas amaç olmalı. RTÜK’ün bu noktada çok değerli çalışmaları var. Ben bu çalışmaların bundan sonra da artarak devam edeceğine inanıyorum.” şeklinde konuştu.
– “Dilin doğru kullanımında radyo ve televizyonların önemli etkisi var”
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı İlhan Yerlikaya da bireylerin dil kullanımında aile ve okul kadar radyo ve televizyon yayınlarının da önemli etkisi bulunduğunu kaydetti.
Yayınlardaki dil yanlışlarının kısa sürede tüm topluma yayıldığını, televizyon sunucularının, reklam yıldızlarının, dizi kahramanlarının kullandıkları ifadelerin toplumun diline yerleştiğini vurgulayan Yerlikaya, radyo ve televizyon yayınlarında Türkçe’nin kurallarına uygun bir şekilde kullanılmasının, toplumu oluşturan bireylerin dili doğru kullanmaları açısından önem taşıdığını vurguladı.
Yerlikaya, RTÜK tarafından gerçekleştirilen kamuoyu araştırmalarına göre Türkiye’de izleyicilerin günde 3-5 saat televizyon izlediği bilgisini vererek, “Hafta sonları bu süre 5 saate kadar artmaktadır. En fazla izlenen programlar ise yerli diziler, kuşak programları, yarışmalar ve haberlerdir. Bu arada maalesef bazı aileler televizyonu dadı olarak görmekteler ve bu saatlerin çok üzerinde çocuklar televizyon izlemektedirler. Bu programlarda kullanılan dilin toplumun dili haline geldiği söylenebilir. Bu nedenle radyo ve televizyonlarda program sunan, muhabirlik veya metin yazarlığı yapan medya çalışanlarının Türkçe’yi kurallarına uygun kullanmalarını beklemek izleyicinin en doğal hakkıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Açılış konuşmalarının ardından RTÜK İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanı Fendiye İnci Özkan, Radyo ve Televizyonlarda Doğru, Güzel ve Anlaşılır Türkçe Kullanımının Yaygınlaştırılması Projesi ve pilot eğitim süreci hakkında bilgi verdi.
Toplantı, ATV Haber spikeri Cem Öğretir’in radyo ve televizyon yayınlarında Türkçe’nin kurallarına uygun kullanımının önemiyle ilgili verdiği konferansın ardından sona erdi.