Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ (Tüpraş) Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu, Toplu İş sözleşmesi (TİS) görüşmelerine ilişkin, şirket olarak başından beri masada uzlaşı sağlayarak çözüme ulaşma arzularının maalesef beklenen karşılığı bulmadığını belirtti.
Yelmenoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Petrol İş Sendikası ile yürüttükleri TİS görüşmelerinde sürecin etik anlayışla ve şeffaflıkla ilerlemesinin önemine değinerek, hassasiyetlerinin temelinde ise herkesin emeğiyle yıllar içinde inşa edilmiş olan iş barışını koruma amacının yattığını kaydetti.
Tüm iyi niyet ve gösterdikleri hassasiyete rağmen dün Petrol İş Sendikasının internet sayfasından hiçbir Tüpraşlının kabul etmeyeceği bir üslupla, gerçeği yansıtmayan asılsız iddiaların ısrarla tekrar edildiğini aktaran İbrahim Yelmenoğlu, Türkiye’nin en büyük şirketi olmanın getirdiği sorumlulukla, tüm çalışma arkadaşlarının haklarını bugüne dek koşullar ne olursa olsun koruduklarını ve korumaya da devam edeceklerini ifade etti.
Yelmenoğlu, bahse konu olan açıklamayla yan yana anılmalarının dahi söz konusu olmadığını dile getirerek, şunları kaydetti:
“Her birinizin tüm gelişmeleri bütün açıklığıyla bilmeye hakkınız olduğuna inanıyorum. Bu kapsamda bize sunulan ve halen masada olan ücret teklifi, ilk 6 ay için çıplak ücretlerde yüzde 50, mevcut sosyal yardım ve yan haklarda yüzde 100’ü aşan artış talebine ek olarak, gelir vergisinin yüzde 15’in üstüne çıkan kısmının işveren tarafından karşılanması ve yeni yan hak talepleri ile ilk 6 ay için ortalama yüzde 75 artışa tekabül etmektedir. Üstelik bu yüzde 75’lik artışa, sonraki 6 aylık dilimler için istenilen enflasyon üzerine yüzde 7’lik artış talepleri dahil değildir. Mevcut şartlarda müzakere sınırlarının çok ötesinde olan bu tablo, sendika temsilcileri ile tüm görüşmelerimizde de en açık haliyle defalarca dile getirilmiştir. İlaveten, bahse konu olan açıklamalarında çarpıtmaya çalıştıkları asgari ücret kıyaslamasını da müzakere masasında sendikamızla birlikte hesaplamaya hazırız.”
– “İş barışımız ve huzurumuz çalışma arkadaşımın en büyük teminatıdır”
İbrahim Yelmenoğlu, tümüyle çalışma düzeninin iyileştirilmesi amacını taşıyan 3 maddenin ısrarla müzakere edilmemesini de izah edilebilir bulmadıklarını vurgulayarak, bahse konu 3 maddeyi iddia edildiği gibi dayatarak masaya getirmedikleri gibi müzakere ederek ortak bir çözüme ulaşmayı arzuladıklarını dile getirdi.
Verimliliğin sadece üretimle sınırlı olmadığına dikkati çeken Yelmenoğlu, şöyle devam etti:
“Çalışma düzeni de verimliliğin en önemli parçalarından biridir. Sizlerin hakkına dokunmadan, hatta iyileştirmeler yaparak, şirketimizin belirli konularda iyileşmesini istemek hem akla hem de vicdana uygundur. Hiçbir çalışma arkadaşımızın işine mal olmayacak, hiç kimsenin maaşından kesinti yapılmayacak, iş sağlığı ve güvenliği ile çalışma düzeninde sizlere olumlu katkı sağlayacak düzenlemeleri müzakere etme hakkımızı kullanmaktan başka bir şey talep etmiyoruz. Tüpraş olarak başından beri masada uzlaşı sağlayarak çözüme ulaşma arzumuz, maalesef beklenen karşılığı bulmamıştır. İddia edildiği şekilde ‘Uzlaşmaz tavrımız nedeniyle sürecin tıkandığı’ şeklindeki ifadelerle konu çarpıtılmaya devam etmektedir. Petrol İş Sendikasının masada müzakere etmekten kaçındığı konuların iş barışına uygun, hakkaniyetli bir şekilde çözülmesine olan inancımızı bir kez daha vurgulamak isteriz. Süreci iş sağlığı ve güvenliği konusunda herhangi bir tehlikeye mahal bırakmadan tamamlamak zorundayız. İş barışımız ve huzurumuz 4 rafinerimizdeki her bir çalışma arkadaşımın en büyük teminatıdır.”
Tüpraş olarak bu noktaya gelene kadar tüm çabaları ve uyarılarına rağmen gerek toplu sözleşme masasında, gerekse çalışma sahalarında sendikanın yönlendirmesiyle iş ahlak ve etiğine uygun olmayan tutumların yanı sıra yasalara aykırı bazı girişimlerde bulunulduğunu üzülerek gözlemlediklerini anlatan İbrahim Yelmenoğlu, sendikanın seçim süreci sebebiyle şirketin toplu sözleşme sürecini farklı hesaplara veya farklı önceliklere göre yönetmeye çalıştığını savundu.
Tüpraş Genel Müdürü Yelmenoğlu, tüm çalışma arkadaşlarının sağduyulu davranmaya devam etmesini beklediğini, tek bir çalışma arkadaşlarının dahi bu süreçten zarar görmesini istemediğini vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:
“Yasaların izin vermediği olası girişimlere karşı yasal müeyyideleri uygulamak durumunda kalmayı ise tercih etmediğimi bilmenizi isterim. Sendikanın müzakereye açık bir şekilde süreci devam ettirmek istemesi durumunda üzerimize düşeni yapmaya her zaman olduğu gibi hazırız. Aksi takdirde ise taraflar olarak sözü ve kararı Yüksek Hakem Kuruluna bırakmak dışında başka bir seçeneğimiz bulunmamaktadır. Karşılıklı güven ve anlayışla tesis edilen iş barışına önem veren ve daima çalışma arkadaşlarının yanında yer alan bir kurum olarak, sendikal haklara olan saygımızla sürecin en kısa sürede çözülmesi için herkesin aynı hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum.”