Parçalı bulutlu

Donanma Komutanlığı’ndaki darbe girişimi davası

Gündem - 11 Nisan 2018 17:32 A A

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı’ndaki eylemlere ilişkin 52’si tutuklu, 12’si firari, 86 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki salonda yapılan duruşmada, tutuklu, tutuksuz sanıklar, avukatları ve yakınları hazır bulundu.

Davaya müdahil olan Başbakanlık adına avukat Halit Çokan ve TBMM adına avukat Ömer Burak Barış da duruşmada hazır bulundu.

Duruşmayı, AK Parti Derince İlçe Başkanı İbrahim Şirin ve yönetim kurulu üyeleri, AK Parti Kandıra İlçe Başkanı Erol Ölmez, bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar da takip etti.

Duruşmada, 15 Temmuz’da Deniz Ana Üs Komutanlığı Personel İşlem Kısım Amiri olarak görev yapan, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında açığa alınan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yaralanarak itirafçı olan eski binbaşı Zafer Saltaş, tanık olarak dinlendi.

Söz konusu yapıya 2007’de girdiğini Şubat 2016’da örgütle ilişkilerini kestiğini söyleyen Saltaş, darbeci amirallerle irtibatlarının bulunduğu, onları darbe toplantılarına götürdüğü ve kaçtıkları dönemde sakladığı, Donanma Komutanlığı’nda görevli askerlerin “mahrem abileri” olduğu belirtilen tutuklu şüpheliler, “Kamil” kod isimli eski öğretmen Oktay Aygün ve “Mert” kod isimli Yakup Dalkılıç’ın “üst düzey abi” konumunda olduğunu ifade etti.

Saltaş, “Mert” kod isimli mahrem abi Yakup Dalkılıç’la tanıştığını ve düzenlediği sohbetlere katıldığını belirterek, “Sohbetlerde Fetullah Gülen’in kitaplarını okuyor, videodan sohbetlerini izliyorduk. Ben Mevlana’nın kitaplarını da okurum. Sohbetlerde dini konularda konuşuyorduk. Ben bu yapıya dini bilgilerimi geliştirmek için safiyane düşüncelerle girdim. Suç olduğunu hiç düşünmedim.” diye konuştu.

Başbakanlık avukatı Halit Çokan’ın, “Madem bunların suç örgütü olduğunu bilmiyordun, niçin bu yapıdan ayrıldın?” şeklindeki sorusu üzerine Saltaş, “O süre zarfında 2 çocuğum oldu. İşlerim de yoğundu. Çok fazla zaman ayıramadığım için ayrıldım.” cevabını verdi.

Çokan, “15 Temmuz darbe girişiminin FETÖ tarafından yapıldığına inandığınız için mi etkin pişmanlıktan faydalanarak itirafçı oldunuz?” soruna ise Saltaş, “Bilmiyorum.” şeklinde cevap verdi.

Saltaş, örgütteki mahrem abilerin gerçek isimlerini bilmediğini, kod isimleriyle tanıdığını ifade ederek, “Öğrenciyken maddi durumum kötü olduğu için bu yapıyla tanıştım. Bana destek verdiler. Sınavlara hazırladılar.” dedi.

Söz alan tutuklu sanık eski Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, “34 yıllık subayım, başarılı personelime 15 bin lira ödül dağıttım. Personelim arasında hiç ayırım yaptım mı?” şeklindeki sorusunu Saltaş, “Ben böyle bir şey görmedim.” diyerek cevap verdi.

Mahkeme Başkanı Yusuf Sevimli’nin, “Toplantıların nerede yapılacağı konusunda bilgi akışı nasıl sağlanıyordu. Sabit hattan hiç arandın mı?” sorusunu da Saltaş, “Benim konuştuğum insanlar, toplantıda bir sonraki toplantının gün ve yerini belirliyordu. Olağanüstü durumlarda, toplantının iptal edileceği zamanlarda telefonla arıyorlardı. Beni sabit hattan da birkaç kez aradıkları olmuştur.” şeklinde cevapladı.

– Tanık Ömer Şaka

Darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı’nda muhafız er olan Ömer Şaka, 15 Temmuz’da uyumak için koğuşa gittiğini, saat 22.00 sıralarında tatbikat olacağının söylendiğini, bunun üzerine silahlanıp, er gazinosuna götürüldüklerini söyledi.

Televizyon izlenmesinin yasak edildiğini, kendisinin aralarında bulunduğu 7 kişinin seçilerek, cezaevi nakil aracının yanına getirildiklerini belirten Şaka, “Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım ve Donanma Komuta Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal’ı cezaevi aracına bindirdi. Yüzbaşı Harun İlaslan’ı da iterek araca bindirdi. İmren, amiralleri göstererek, ‘Bunlar ne derse sakın inanmayın. Bunları bırakırsanız hepinizi yakarım.’ dedi. Araçtaki amiraller, ‘Yanlış yapıyorsunuz. Bu yaptığınız kanunlara aykırıdır. Bu işin sonu kötü olacak’ şeklinde bağırıyordu. Araçta bulunan Yüzbaşı Harun İlaslan hiç cevap vermiyordu.” diye konuştu.

Osmangazi Köprüsü’nü geçince amirallerin tuvalet ihtiyacı için aracın durduğunu aktaran Şaka, amirallerin yüzbaşı İlaslan’a “Senin rütben ne, astsubay mısın?” şeklinde sorduğunu, İlaslan’ın ise “Evet” şeklinde cevap verdiğini duyduğunu ifade etti.

Bir süre sonra arkalarından siyah renkli bir aracın takıldığını, durmaları yönünde anonslar yaptığını kaydeden Şaka, şöyle konuştu:

“Yüzbaşı İlaslan ağzını eliyle kapatarak, kısık sesle sürekli birileriyle telefonda görüşüyordu. Gebze’de polis, aracın önünü kesti. Halk da orada toplanmış, galeyana gelmişti. Aracı yumruklayıp sallıyorlardı. Polis aracın kapılarının açılmasını istedi. O sırada silah sesi duyuldu ama kimin ateş ettiğini görmedim. İlaslan, telefonda konuşuyordu. O sıra arka kapı açıldı. Polisler içeriye girdi. Amiralleri çıkardılar. Bizi emniyet müdürlüğüne götürdüler. 5 gün nezarette kaldım. Mahkeme bizi serbest bıraktı.”

Tanık Şaka, “Biz neler olduğunu, nereye gittiğimizi bilmiyorduk. 2 aylık asker olduğum için cesaret edip soramadık. Amiraller bizden şikayetçi olmadı.” dedi.

Söz verilen tutuklu sanık Harun İlaslan’ın, “Ben o akşam alkollü müydüm?” diye sorması üzerine Şaka, “Evet alkollüydünüz. Kokudan anladım.” diye cevap verdi.

İlaslan’ın, “Ne içtiğimi anlayabildin mi?” demesi üzerine Şaka, “Ne içtiğinizi nereden bilebilirim?” dedi.

Duruşma, diğer tanıkların dinlenmesiyle devam ediyor.

Bu haber 170 kez okundu.
Gündem - 17:32 A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.